Pazar, Aralık 10, 2006

rüya gördü. dün gece. korkarak uyandı. yalnızdı yatağında, yapayalnız. gerçekten bir rüya mıydı diye sordu durdu kendine. rüyaydı değil mi? kaybetmedim onu değil mi? diye sordu. ama çocukken bedeninin dışından kendine bakmayı başardığı o andaki gibi garipsedi durumunu. hani durmadan, konsantrasyonunu 100 de 100 sağlamışken, sorarsın ya kendine neyim ben? kimim ben? diye. sonrada cevap veremez ruhun buna. dışarı çıkıp gösterir sana: 'bu olabilirsin' der. ama sen işte tam o anda tüm evreni, varoluşunu garipsersin. ben? diye takılır kalır cümle dilinde. sonra unutmak için silip süpürürsün beynini. geriye garipsediğin benliğin, eski kılığında sana geri dönüverir. oysa yabancıdır sana, hepte yabancı kalacaktır.işte o bu anlardan öyle çok yaşamıştı ki -hangimiz yaşamayız ki?- bu rüyayı da onlardan biri sandı. benliğinden çok uzaktaki yarımının inanmadığını sandı. gittiğini. hem belki gerçekten gitmişti. asla bilemezdi.

anneannesinin evinin bulunduğu apartmanın en üst katında garip deneyler yapan biri vardı rüyasında. kendisi de bunu araştıran bir dedektifti-kısa bir süre için-. bu garip deneyler yapan adamı hiç görmesede icat ettiği bakteri insanın aklını bulandıran kurnaz bir şeydi. ve o da hastalığı kapmıştı. beyninde durmadan kendi olmadığına dair bir ileti yanıp sönüyordu. ve aniden anladı. eğer burdan arabaya kadar ki mesafeyi aşamazsa sonsuza kadar kaybolacak, kaybedecekti. yanında sevdiği adamın bedeni vardı. yüzünü göremiyordu. kafası bulanmıştı. durmadan ona beni götür burdan, gerçekten bu benim, diğeri değil. benim; gerçek ben benim diyordu. ve biliyordu eğer inanmazsa karşısında ki, korkar, çeker giderse kaybedecekti. çok heyecanlanmıştı. durmadan dil döküyordu ona, benim ve seni seviyorum, nolur götür beni burdan, nolur gidelim. haydi bir şey yok burda, gidelim. uzun süren yakarışlarında, durduğu nefes aldığı her an ; sevdiği adam tereddüt ediyordu. sonra sustu. eğer dedi devamlı böyle inandırmaya çalışacaksam kendimi, kaybedeyim. ama adam bir daha tereddüt etmeden koluna girdi, arabaya kadar son sürat gittiler, kapıyı açtı adam binmesi için yadım etti ona. bindikten sonra arabaya, karanlıkta ilk koltukları seçti gözü . arkasına tam dönüp sevdiği adama bakıcakken uyanıverdi.
orda mıydı? ona inanıp gerçekten arabaya onunla binmiş miydi? yoksa bakteriye kanıp ondan vazmıgeçmişti? asla bilemeyecekti.
uyumaya çalışıtı tekrar. yapamadı, çünkü aklındaki bakterileri kusması gerekiyordu.

Hiç yorum yok: