Salı, Nisan 17, 2007

bazen dünya üzerine gelirdi
durmadan düşeceğini zannederdi.
sonra televizyonun kırmızı düğmesine basardı
anlardı aslında.
unuturdu devamlı ama
anlatacak kimsesi kalmadığında
belkide fark edecekti
dırdır etmeninin boşunalığını.
ama şimdi anlayamazdı;
hayatını kurtarması, ne olacağına karar vermesi, bir iş bulması, elektrik faturasına sahip olması, yatağına uzandığında yarında böle yaparım diyebilmesi ve yarın bu planının değişmemesi gerekiyordu.
sanki ihtiyacı vardı
varmış gibi yapmak aslında zarar vericiydi.
sahip olmak gibi, sahip olmaya çalışmak gibi
gibigibigibigibi
dibi yok miki?

sabah kalktığında havanın değişkenliği gibi değişik biri olmak istemiyordu,
karar verebilmekti amacı
ama aslında onu bile istemiyordu
kaçmak,kaybolmaktı tek arzusu
onunla beraber; o 'her şeyi' ile beraber
tam şimdi kaybolma zamanı. şimdi şu anda...


gidelim buralardan dayanamıyorum
gidelim buralardan kaçamıyorummm.. (nazan ablaya saygılarla)

Hiç yorum yok: