Pazartesi, Ağustos 24, 2009

...Sen bak nasıl donup düşüyor nağmeler yere
Sen bak nasıl benizler uçuk, nazarlar malul,
Sen bak sitareler nasıl amade-i uful!...

(Yalnızız- Peyami Safa s: 282)


''Sen bak: Nasıl donup düşüyor nağmeler yere;Sen bak: Nasıl benizler uçuk, bezgin bakışlar;Sen bak: Yıldızlarda nasıl hazır, batışlar;Sen bak: Şu buzlu dalgaların uğursuz derinliğine;Sen bak: Şu insanlara zulmedenlere;Sen bak: Ne bünyeler boğuyor ahmakça aşağılanma;Hep devrilen umut ve teselli, sebat ve zekâ!''

(ss. 266). Orhan Karaveli, 90. Ölüm Yıldönümünde Tevfik Fikret ve Halûk Gerçeği, Pergamon Yayını, 4. Baskı, Eylül 2005, İstanbul

Çarşamba, Ağustos 19, 2009

Buffy The Vampire Slayer

kaç yaşındaydım izlemeye başlayalı? her hafta önce perşembeleri sonra cumartesi-pazar akşamlarımı anlamlandıran, yaşama sebebim bile olan 'şey'. ona dizi bile diyemiyorum. hayallerim, sevgi isteğim, aşk özlemim hepsi o diziyle şekillendi. aşık olan adamlar gördüm, sevgili olan adamlar, sevdiğini sırf çok sevdiği için bırakıp gidebilen adamlar, tehlikeli görüntüsünün ardında sevgi dolu adamlar, vampirler, iblisler, hayaletler,cadılar gördüm...
kendi hayatımı sevmezken, içinde yaşamak istemezken, şizofrenliğe doğru ilerlerken; Buffy adlı şahıs benim herşeyimdi. şimdi dönüp baktığımda gülmem gerek o günlere belki. ama ben hala diziyi izliyor, replikleri ezberliyor, kafamda acabalarla düşünüp duruyorum. hayaller kuruyorum hala, süper kahraman hayelleri...

sonra fark ediyorum, buffy güzel olmasaydı, angel onu fark eder miydi? ama asıl önemlisi; angel o kadar yakışıklı olmasaydı, buffy onu gene de sever miydi? her koşulda gene de sever miydi? kıstas nedir? insan bir başkasını niçin sever, fark eder? feromonlar olabilir evet belki ama bu açıklama hiçte romantik değil. başka bir şey olmalı. olabilmeli.

okulda seni her gördüğümde kalbim dursun istemiyorum artık.

Cumartesi, Ağustos 01, 2009

umrumda bile değil.
iletişim çabama ediyim!

aşık olduysam eğer şimdi, neden kalbim kırık?
olmayacağından mı?
söyleyemeyeceğimden mi?
mutsuzum dostum.
seneler sonra kalbim dımdımlamıyor, patlıyor
ve ben bu konuda hiçbir şey yapamıyorum!

tek başımayken üzgünüm.

seni, ya da sana benzeyen herhangi birini istiyorum.

içim daralıyor gene bak.
aşık olmayı bile beceremiyorum.

beni bilenler bilirler; iletişemem ben. sapsarı olurum. yutkunur, içimden konuşurum.
yalnız kaldığımızda bu yüzden sustum. susturamamaktan kendimi, korktum.

bağırmak istiyorum suratına! ne diyeceğimi bilmiyorum oysa.

sinirli misin? yorgun musun? benden hoşlanıyor musun? saçmasapan sorular ütülüyor beynimi. oysa susmak gerek. ya, ama, fakat'lar dinleyecek halde değilim. dağılıyorum. kaçmalıyım. senden uzağa. görmemeliyim bir süre seni. daralıyorum, özlüyor muyum seni?? çabalamalı mıyım?
gerçekten ne yapmalıyım?
kalbim dursun artık, patlayacak yoksa. ne çok duygu birikmiş içimde tanrım. hepsi birden mi çıkmalıydı içimden?

evet evet, ben aşık olmayı beceremiyorum.