Pazar, Şubat 15, 2009

iki şeyin bir olmasının verdiği o nihayi gücü arama çabası sonunda
yine kendinle kaldığında
hayalkırıklığına uğratıyorsun kendini.
ve 'tek' olmaktan daha güçsüz hissediyorsun kendini.
rüyalarından uyanmışsın,
hayallerini yıkmışsın,
gerçek hayat denen safsata sıkmış canını, sıkılıyorsun
ve değiştiremiyorsun herhangi bir şeyi.

gidiyorsun-geliyorsun
sonunda anlamsızlık dünyasında
yokoluyorsun.

karşındakini severken
anlamsızlaştırıyorsun duyguları
hem kendininkileri hem onunkileri
güvenirken
'mazlum'
güvenilirken
'sahtekar'
oluveriyorsun.
yalan dolan dünyasının bir parçasısın artık.
duyguların yok çünkü
taş doldurdun kalbine.
plastiktan yapılmış
ya da
gazetelerin kuponla verdikleri kırılmaz bardakların camlarından yapılmış
sarımsı kahverengi.

varolma hülyasını dizilerle kitaplarla yoğuruyorsun.
kendine bir dünya kuruyorsun.
almadıkça insanları içine
yalnızlaşıyorsun
yalnızlaştıkça güçsüzleşiyorsun
ama
özgürleşiyorsun bir yandan da...
kimseye hesap vermeden yaşıyorsun
bir de bakıyorsun
hayatında olanları anlatmadıkça
anlatacak mevzun kalmamış.
hep bitap
hep yenik
hep ezilmişsin sanki
bünyen düşünceye engelli
sevmeye engelli
ulaşılamıyor.