Pazartesi, Ekim 12, 2009

şu anda neye kızdığımı tam olarak bilmiyorum,
içimden içimi çeken ve dağlayan bir karanlık var.
sürükleniyorum içine. bir önce yazdıklarımı okuyunca; başa döndüğümü anlayıverdim.
arkadaşlar, iş, aile boğuyor beni burda artık.
ben neden böyle oldum? nerde hissetmeyi bıraktım? nerde yaşamaktan vazgeçtim onu anlayamıyorum.

devamlı daha önemli mevzular dinlemekten sıkıldım, 'önemli' biri olma dürtüsü değil bu ne yazıkki arkadaş olma ihtiyacı. her şeyi yanlış yapan 'ben'! gerçekten çok sıkıldım insanlardan; ciddiyim. devamlı kendini düşünüyorsun demek istiyorum artık. bende ne yazıkki kendimi. bu yüzden anlaşamıyoruz, derdin ne?

zor bir hafta geçirdim ve tek istedğim dinlenmek, yeni haftaya hazırlanmaktı. içmek, sıçmak, eleştirilmek değil. ben ruhen çökmüş durumdayım, parasal durumun zerrece umrumda değil ve eğer benim durumumda senin umrunda değilse çok afedersin de neyi tartışıyoruz? yardım edebildiğimce yardım ediyorum ben bu kadar ama başka bir şey yapamam ben sana. yapmam. içimdeyim devamlı, yanlış mıyım diye tartar oldum her paragrafımı; yanınızdayken ben özgür değilim artık. ciddiyetsiz alınganlıklarım artık gerçek. üzgünüm. yanımda istemiyorum artık sizi. hiçbir şeyim oldunuz artık. hiç olmadığınız kadar anlamsızsınız. siz prensens hazretleri ve bilge kadın. içimden çıkılmayan durumları ben kendim yaratıyorum; sizin sözlerinizi umursuyorum, banane demeliyim oysa. asıl ben buydu ve böyle olacak. yardımlara ihtiyacım var evet, ama artık istemiyorum da.

kendimi nasıl öldüreceğimi düşünürken, buldum kendimi. aynaya bakıp bir tokat attım kendime. ağız dolusu güldüm akabinde. saçmalama dedim. yaşamayı sevmiyorum ve burda özgür değilim dedim. sonra düzelttim kendimi, burda özgür olmadığımdan sevmiyorum yaşamayı. hah! burda da kapattım kafeslere kendimi. neyim var? ne zaman yaşamayı bıraktım ben?? hiç mi yaşamadım anlamıyorum yahu. hissettiklerim ne zaman önemsiz oldu? ne zamandır sadece karanlığı görüyorum ben? işleri, yapamadıklarımı nikeyim. nedir abi sorun? nedir? değer yargılarım mı? değersizlikler mi? hepsinin anlamsızlığı mı? çiftlikte gibiyim? 4 tarafı laflarla çevrili çiftlik. bilim çiftliği. laf bilimi.

beynimin böyle çalışması normal mi? normallik umrumda mı? karmakarışığım. düzelemiyorum! eskiden açardım bir kitap, tüm dünyadan uzaklaşırdım, çalışır öğrenirdim. hayal kurar, hedeflerdim! uğraşırdım. yapardım! nedir mevzu? neyi yapamadım ki istediğim? neyi? nedir bu güvensizlik duvarım??? başardıklarımı mı gözüme sokmalıyım devamlı? bir savaşçı mıyım ki gaza gelmeliyim devamlı? içim taşıyor, evet bazen içimden bir sürü şey yapmak geliyor. devamlı olmuyor bu biliyorum. olmasında zaten o kadar enerjim yok. inancımın arkasından atlıyorum şimdi, inanıyorum kendime. hedefe giden yolda yapacaklarım beni zorlamamalı. zor evet istediğim, gene gidebilmek istiyorum. gitmek! kimsenin yanında, kimse olabilmek. insan hayatın kaç defa yapılabilir bu? istersen milyonlarca defa!! ben 2.yi yapmak istiyorum artık. başka biri olmak istiyorum artık. hedefim bu! bulmuştum çoktandır bunu. derdim ne ayol. zor evet. buraya gelmek kadar zor, burda kalabilmek kadar zor. ama yapacağım. yapmak zorundayım! ve yapacağım!

bu kadar şeyi yazıp sonra okumaya çalışmak ne zor. gereksiz bir sürü teferruat.
zor bir hafta geçirdim, istediğim insanlardan istediğim duyguları alamadım. bu kadar işte sonuç basit. her gün yaşadığım iç sıkıntısı taştıkça anlatmak ihtiyacı, birilerine anlatmak ihtiyacı. o kadar boş ki. tanrım, o kadar anlmasız ki! rutinlerim var, hissetmeden geçiştirmek istiyorum. ama sonuç hissizleşmeyle sonuçlanıyor. o zaman yapmayacağım. anlatacağım, anlatmayacağım bu değil sorun. onlara anlatmayacağım. hayatımın yalanını onlara da satacağım. gerçeklik sadece benim için! o gerçeklikte benim. bırak 'miserable' hayatını senden başkası bilmesin, bilmesin işte. paylaşmak değil çünkü senin yaptığın, kendini acındırmak, aynı annen gibisin. sonra birden asabiyetinle-çünkü onlar seni dinlemiyorlar- baban oluyorsun. evreka! genetik doğruymuş!!! silkin demet! senin paylaşımların yalan zaten. onlarınki kadar sahte.

arkanı dön ve yürümeye devam et. hep yaptığın gibi. Onun yapması kadar doğal bu. hayatına devam et. move on.