Perşembe, Eylül 28, 2006

gerçekleri unutmuşum;
tanrım ne kadar salağım.
her şeyi unutma ve her şeyi anlatma halimden vazgeçmek gerekti değil mi?
dikenlerimi kendime batırmalı, kendi canımı yakmalı, sonunda kendim olmaktan çıkmalıyım.
oysa ben ne yapıyorum?
unutuyorum geçmişi durmadan.
yeniden gerçeklikler yazıyorum;
ama geri döneceğim yer aynı yer
özgürlüğün olmadığı, yaşam enejisinin kalmadığı, bunalmaktan başka bir haltın yapılmadığı yer.
zor değil her şey bilmiyorum sanma
ama mutluyken ve çevrene mutluluk verirken daha kolay bazı şeyler.
anlamalarını, paylaşmalarını, yargılamadan bakmalarını, arkanda olmalarını bekliyorsun ne olursa olsun.
oysa ne kadar boşuna bir çaba olduğunu daha şuracığa yazarken anlayıverdim.
ben kaçtım oradan ve geri dönmemek uğruna uygulanması gereken şeyleri de yapmadım.
kahretsin ki hayal ettiğimiz gibi değil dünya; anarşizm yok, geçmiyor burda.
her şey için daima ödüller ve cezalar var. onlar için çabalayıp duruyor, onlar için durmadan hayatı ıskalıyoruz. biz yani 2 benlikli şahsı salak. ödüller için kıçını yırt caaanım; ödülünü aldığında devamı için çabalamaya devam et ki ödülün tadını çıkarama! hem zaten ödül ne ki? niye ki? istediğim yaşam buyken neden orada acı çekmemi istiyorsunuz? neden devamlı çabalamak zorundayım?
her şeyin cevabı
'burası aslında sınanma yeri'
bilmiyor muyum sanıyorsun?
ama sınanmaktan ve ödüller kazanmak uğruna sürekli her şeyi ıskalamaktan,
iyi ve mutlu olduğum her gün sevdiklerim tarafından yıpratılmaktan,
o günün mutlaka içine ediliyor olmasından
gereksiz cezalardan sıkıldım artık!!!!
hayatımla ne yapmak istediğime kendim karar vermek istiyorum.
isterse dünyanın en kötü kararı olsun, ben karar vermek istiyorum
verilen yargıların değişebilir olmasını istiyorum
paylaşılanların, anlatılanların üzerine ne ben ne de başkası tarafından gölge düşmesin istiyorum
istiyorum istiyorum istiyorum
sıkıldım artık istemeklerden
tüketmeklerden
ağlamaklardan
başkası uğruna mutsuz olmalardan
kimseye artık hiçbir şey anlatmayacağım,
dinlemek sadece dinlemek olucak asli görevim bundan sonra;
saçmalamaya son veriyorum
kendime ayar çekiyorum.
madem vermeden asla alamıyorum(ödül ceza baabında)
ayarımı tutturmak zorunda olarak kendime iskence ediyorum
ödülümü bekliyorum
hadi bakalım..
saçmalamayı kesiyorum
çünkü ne ceza ne ödül umrumda değil artık
sıkıldım biliyormusun bir şeyleri önemsemekten
daraldım
bunaldım
hayat buysa yaşıyorum işte
olduğu gibi
önkoşulsuz kabul ediyorum
kendimi
sadece ben ediyorum sadece de ben edeceğim.
önemsediğimden değil
layık olabileceğimden hiç değil
sadece
böyle olduğu için.
nedensiz bir şeyler yapmak
bencilliği eylem olarak bir şeylerin içine katmadan yaşamak
konuştuğunda yargılanmayı sevilmemeyi umursamadan sadece güven duymak
evet evet
ütopya
ama oluyor işte
kimse görmesede.

Cuma, Eylül 22, 2006

uykum var
uyumak istemiyorum
yapacağım
en azından yapmaya başlayacağım o kadar çok şey varki..
ilginç olan duygularımın çok değişken olması
dün mesela içime kapanıktım,utangaçtım, sıkılmıştım her şeyden
bugün durmadan konuşmak istedim..
duygular her canlının bir şekilde yapması gereken çevreye uyum kuralının bir versiyonuymuş,
yani; insan çevresine daha kolay uyum sağlamak, hayatta kalmak, daha kolay karar vermek ve harekete geçebilmek için duygulara sahipmiş.
duygulardan yoksun olmak demek doğamıza tersmiş.

yağmur yağdı bugün, ıslandım.
şemsiyem yoktu yanımda, kırılmıştı.
kimse şemsiye almadı bana, kimse şemsiyesini paylaşmadı benimle
ya da.
gitgide yalnız olmaya başlıyorum ve dostlarım küsüyorlar bana.
neden ne olursa olsun; dostlarım çabucak küsüyorlar bana.
yalnızlaşıyorum ve sanırım bu bile duygu sömürüsü sayılıyor.
işin komik tarafı ne sinirlenebiliyorum bu duruma nede kızabiliyorum artık. takmadığımdan,umursamadığımdan değil; kırılmadık bir yanım kalmadığından; kırılan incinen insan sinirlenir , umursar çünkü(bence).
yapamadıklarım hep 'yapmıyorum' gibi algılanıyor. neden peki? ben yapamıyor olamayacakmıyım hiç? zamanı ayarlayamayan, arayamayan, hızlı düşünemeyen, kendiyle meşgul, yapabileceklerinden mutlu hayallere kapılmış, hüzünsüz, kalıpsız, belkide kafası karışık, meşgul.. olamayacakmıyım hiç? ve bunlar neden olarak sayılamayacak mı hiç? daimi suçlu ve 'anlayış gösterilmeyen' arkadaş mı olacağım? nedenlerim olmasa dahi bilinen sevgim neden kalıpların kırılmasına yardım etmiyor hiç? birşeyleri düşünememiş olmak neden hep sevgi eksikliği olan ve gereksiz insan konumuna sokar beni? ben dostlarımın yanında kendi istediğimde olmuyorum ki hiç. ortak zaman bulunduğunda yanlarına gidiyorum; böyle olmasa hep yalnızken ağlıyor olmazdım, kendikendimin doktoru da olmazdım, en mutlu anlarımda bu kadar bozguna uğratılıyor da olmazdım. gerçek yok bu yüzden hiçbir zaman; tarafta. taraf olmak bana bu yüzden güç geliyor, yandaş olmak. çünkü herkes haklı, herkes insan. suçlu yok, haklıda bu ölçüde. ya herkes haklıdır ya da hiçkimse. ne taraftan baktığına göre haklı değişir ; bir taraf olmak bir kalıba girmek istiyorsan. ama reddediyorum bunu ben işte. o yüzden artık kimseye kızmıyor, kimseye sinirlenmiyor, kimseye küsmüyor, kimseye darılmıyorum. kırılmakta artık geçti benden kırılacak bir yanım kalmadı. darmadağınık büyüdüm ben, bütün olamam bu saatten sonra, bütün olmamı beklemeyin , eğer bekleyenim varsa.
duygular demiştim insanın çevresine uyumunu kolaylaştırıyor. işte değişti duygularım çünkü beden anladı artık, o duygularla yaşayamayacağımı. kendikendime zararımın olduğunu.evrim geçirdim de denebilir. ya da bir ekran koruyucusu olmuşumdur. görenler inanmaz bana...

Pazar, Eylül 17, 2006

karmaşa ve boşluk
sıkıntı ve hiçbir şey yapmak istememe arzusu
televizyon
bilgisayar
radyo
antihümanist birsürü yaklaşım
akıl saçmalıkları
kalp yorgunlukları
dağılan benliklerin kurtulma çabaları
beyaz defter kağıtları
hastalık yaratma ihtiyaçları
iki ben
bir bomba ediyor aynı anda konuşunca
ve saçmalamıyorum artık
kendimi görüyorum artık
sevmiyorum artık
canım yanmıyor artık
hissetmiyorum artık
desem başarsam
mesela
insan olmayacağım sonunda
alsınlar burdan beni
götürsünler uzak çok uzaklara
ki
sesimi duymayayım orada
'dikkat' diyen sesimin çabasını
yalnızlık isteyen 2. karakteri hayatımda ki
aslında içimde olan o ben i.
o huzura geri dönmek
çaba bunda
gece yanıma ilişen o huzura ulaşmak artık benim çabam,
(virgülden sonra konuşulmaz sussana!)
huzuru veren neydi?
sabah uyandığımda bir sabaha 'ne güzel gün yahu' diyerek kalkma nedenim neydi ki?
rüyalar aleminden gelen ilahi bir şeydi o
yalnızlığıma tecavüzdü o
o huzuru verendi o
rüyaydı o
seslendi hafifçe
delirmediysem eğer gerçekten duydum onu
adımı söyledi o
inancımı tazeledi o
gitti o
huzuru armamın
rahatsızlığa savrulmamın nedeni o

-bir rüya gördüm ben 1 hafta oldu göreli; gerçekte bir şey dolaştı yanımda. sardı. üzülme dedi bana. duydum onu gerçekten. uyandığımda her şey çok güzel olacaltı, o yüzden uyandım zaten. ama olmadı; olamazdı da zaten. o sadece beni denemişti belkide hazır mıyım diye. bilmiyorum. yalnızca anlattığımdan beri bunu, gelmiyor artık. gitti. -

vapura binmek istemek
ağlamak istemek
konuşmak istemek
yemekyemek istemek
istemek istemek
hep istemek
bıktım istemelerden
istemelerden sıkıldım
kendim olma ihtiyacım var benim sadece.
acı olan gerçek
gerçek olan tek şey acı;
acıyı köküne kadar yaşayınca bir kere artık acının nedeni koymuyor adama
bana.
sevgi acının içinden geçmek için bir araçsa eğer
ve gerçekse
bencillikle biter her şey.
kendikendime; monoloğum
bağlamaz kimseyi
başkasıyla konuşamamaktansa
monoyum ben
anlatamadığını anlayınca, anlaşamadığını kanıksayınca
monoyum ben.
sadece acı gelmiyor artık bana
çünkü hayatımda acı veren bir şey kalmadı
sattım hepsini beleş fiyata
çok şükür Allahıma!
sadece hüznümü seviyorum
hüznü seviyorum
ilgiye ihtiyacım yok bu anlarda
kendikendime monoyum artık
tek tabanca
kalburüstü gerçeklik belki nagerçeklik olsada
al sana bir numara;
hüznümle uğraşma ikincil kişim
sesim benliğim bırak dağınıklığını topla daima
ancak sen istersen kendine acı vermezsin.
yık gerçeklerini
yerine yenilerini yap
sadece kendin olmaya bak.

Pazar, Eylül 03, 2006

ne olucam ben?
dünyayı kurtaramıcam hiç,
vampir avlamıcam ya da.
ne olucam ben?
biyolog olup kansere çare
aids e düşman olamıcam
ne olucam ben?
fotograf çekip kendimi anlatmayı
yeni bir şeyler yaratmayı başaramıcam
ne olucam ben?
mutlu olucak mıyım?
sevilecek miyim?
kullanılmadan, yıpranmadan, salak gibi hissetmeden, yorulmadan, hayallerimi yıkmadan..
ne olucam ben?
ne olucam?
ne olupta 'kendi ayakları üzerinde duran' insan olucam?
benden bir bok olmıcak
bunu bilmek bununla yaşamak yaramıcak.
kendi ölümüme, dağılmama içiyorum,
yalnız olmayı çok seviyorum.