Çarşamba, Haziran 30, 2010

Daha fazlası her zaman var mıdır?

İstersin hep hep hep daha fazlasını; denersin

Şu anda mesela; karnının ağrısı geçsin; şu makaleler beynime girsin, şu okuldan kurtulayım dersin.

Peki sorarım sana; Bunlar için ne yapmaktasın??

En kolayı Hap yutarsın, eve gider dinlenirsin vs. vs.

Sen burda oturup; burdaymış gibi görünmeyi tercih ediyorsun.

Makale düzenliyor ama onları okumuyorsun, okullar beğeniyor ama yazmıyorsun..

Senin gibilere tembel deniyor kardeşim; Tembel.

Yat ve bir daha kalkma bence; uyu uyuyabildiğin kadar; hayal kur kurabildiğin kadar.

Yanından yamacından insanlar geçsin, sevsinler seni; sonra bozuluversin her şey sen daha bir şey anlamadan.

Anlayışlısın; çünkü anlamak için; kızmak için; biraz olsun enerji gerekli.

Arkana dönüp baktığında; hayallerden başka bir şey olmadığını gördüğünde
umarım kardeşim
umarım

Çok geç olmaz.

Yapmak istediklerini gerçekten istiyor musun?
bunları gerçekleştirmek için gerçekten bir şeyler yapıyor musun??
lütfen ama lütfen kandırma beni;
beni bari kandırmaya çalışma.
çaba of o mühim çaba
bende eksik artık.
gereksiz insan ilişkileri için harcıyorum o çabaları
ev toparlamak için harcıyorum enerjimi.
bencilliklerle yoğuruyorum kalbimi.
kırıldım gene işte; paramparça oldum ve inat yapıyorum.
aramıcam!
aramıcam!

gereksiz bir çaba gene işte sahalarda.
bunun yerine 2 kelam öğrensem keşke.
2 yeni gelişme kapsam makalelerden
kendimi ingilizce kurslarına piano kurslarına versem.
ama olmaz
o zaman
mutsuz olabilirim.
beceremeyebilirim en basitinden.
beceremeyince ne olur???
hayalkırıklığı!
gel hayatımın yarısına bak; ne göreceğini çok iyi biliyorsun. Reklamsız dünyanda hayalden ve hayalkırıklığından bol başka bir şey bulamayacaksın. bunlardan kaçma yolun korkaklık bebek! korkak, ürkek ve tembelsin.
bulaşıcı bir hastalık gibi. eskiden yapmadığım ve asla yapmam dediğim her şey bulaşıyor şu sıralar üstüme.
boşta; boşluktayım.
Aramıcam.
bir de onunla uğraşmıcam.

Daima yaptığım gibi günün geri kalanını planlıcam az sonra.
1- Tv seyret
2- Abur cubur ye
3- Tv'den sıkıl Film izle
4- Kitap okumaya çalış, yapama
5- Sakal'a gidip bira iç
6- Muhabbet et
7- Uyu

bu sanırım; gayet açık bir ölüm fermanı kardeşim.

Aynı şeyleri döndür döndür yaşa halindesin
ve üzgünüm kendin için aslında hiçbir şey yapmıyorsun.
her şeyi obur ve şımarık çocuklar gibi başlayıp başlayıp yarım bırakıyorsun.
kendinden hala nefret ediyorsun
bilimadamı olamayacak kadar unutkan ve dikkatsizsin

daha sayamıcam kardeşim; karındeşenim.
silkenmen gerek demekten dilimde tüy bitti.
hareket yok artık sende.
içindeki o tel kopuvermiş.
üstüne geldikçe ağlama eylemini bile gerçekleştiremiyorsun.



Tüm bu yazmak istediklerime dönüp dönüp bakıyorum. Dişi olmanın; 2 huyluluk olduğunu hatırlıyorum. Kendimi kötü hissettirmenin ne işe yaradığını bilmesem de yüzüme bunları açık açık söyleyince; progesteron hormon seviyemde sanırım ufak çaplı bir oynama oluyor... Ağlıyorum. Düşün bir kere ağlamak için her ay yoğun bir aşağılama gerçekleştiriyorum kendime. Arada başka insanların sözlerini, hareketlerini de ekliyorum buna. bu sayede daha inandırıcı oluyor çünkü. Sonuçta kendime inanmıyorum. Bu ruh halini bir kere olsun yaşayan çoğu insan kısa süreli haplar kullanıyordur sanırım. yani bence. Bu kadar kötü görmek kendini beceri isteyen bir şey sonuçta, ki daha dış görünüşümle ilgili fikirlerime hiç girmedim...

Progesteronun vücudumun kimyasındaki etkilerini bilmekle beraber; beynimde yarattığı hasarı henüz anlamış değilim.

Salı, Haziran 22, 2010

sanki seneler olmuş bir şeyler yazmayalı...

beynimi duygularımdan ayırdığımdan beri; tez yazıyorum, tez sunuyorum; tezle yatıp kalkıyorum...

sakin, sessiz, tek düze yaşayıp gidiyorum işte.

üzmek ya da üzülmek istemiyorum.

süper kahraman olmak istemiyorum.

Sadece ufacık bir parçamın şu anda duyduğu merak; günümü güzelleştiriyor.

Heyecanımı içime gömdüm. fazla telaşlanmak istemiyorum; fazla bağlanmak istemiyorum.

Yanlışlar gözlüyorum devamlı; belki hayatıma girmiş tüm adamlar yüzündendir.

önceden mimliyorum, yargılıyorum, huzursuz ediyorum.

sade ve sessiz kalmak niye zor bu kadar. Geçmiş neden boğuyor seni? çok fazla hata yapıp çok fazla ödün verdiğinden. Sevgiye aç kurtlar gibi saldırınca; hem kendini hem karşındakini parçalıyorsun, karşındakini; sevdiğini öldürüyorsun. bağırsaklarını deşiyorsun, kalbini yiyorsun, akciğerler söküyorsun; sonrada kalkıp o iç organlarla oynuyorsun. ellerin kan revan içinde; gözlerinde bir umut; tutup sallıyorsun etrafa. Artık çok 'geç'ken, çabalamanın anlamsızlığı ısıtıyor kanını yavaş yavaş. Umut şizofreniye varıyor. Sonra karşındaki etler, kemikler, gözler, saçlar, kaslar, böbrekler, beyin ve kalp canlanıyor; yeniden bir bütün oluyorlar sanki. Hem çarpık, hep yalan.

Gerçeğin kusmuğu yüzüne çarptığında; dağılıveririsin. şimdiye kadar oynadığın hayatında baş kahraman bile değilmişsin der gizli gözler, o seni hiç sevmemiş der gizli kulaklar, seni kullanıyor der gizli bir dil. ister şeytan de onlara, ister iç bunaltın. Sonunda asıl onlar kahraman olurlar, baş aktörler, belirleyiciler.

Bu mu tüm yapabildiğin? hayaller kur; gerçekler yarat kendine. Sonra hayalkırıklıkları yaşa; ama suçlu ölü bir beden olsun. Silikliği ve kaybetmeyi; numaralar haline getir; Oyna insanlarla. adına sevgi de.

Açken daha iyi çalışıyor kafan. Televizyon izlemediğinde ya da. Filmlerle, hayallerle boğuşmadığında. Kriz anlarında hep yaptığın gibi sakin. İç dialoglarını yaz dur, durmaksızın yaz ki içinde kalmasınlar.

Yeni yeni insanlara yeni yeni değerler yükle, yükle ki; kırılmaya biraz daha dayanıklı hale gelebilesin. İçin kan ağlarken az biraz daha gülebilesin. Çünkü duygu göstergesi; su balesi.

nefes al; al enginlere. boğulma korkun olmasın. su yuttuğunda gülümse; gülümse ki, yaşamak için bir şansın olsun, Boğulduğunda bile gülümse; gülümse ki, alsın şanın yürüsün.

demet.