Perşembe, Eylül 13, 2007

nerde kaybettim ben duygularımı?
hıçkıra hıçkıra ağlamayı özledim ben..
içimdeki bu yalnızlık gitgide öldürüyor beni
beklemeler, özlemler artık canımı yakamıyor çünkü kapadım ben kendimi,
şaşkın şaşkın bakan gözlerimi en son istanbulda sedanın yanında bıraktım;
makinemi yanıma aldım ve çekip gittim bu dünyadan.
arada ortalara çıkan şu 'lenfoma reklamları'
içimdeki karamsarlığı sarıyor.
midem bulanıyor bugün; kahveden.
başım dönüyor gene; yaşamaktan.
tüketiyorum gene; benliğimi.
ve durmadan soruyorum kendime; amacım ne?
ilgi mi çekmek? ulaşamadığıma mı ulaşmak?
kimseyi üzmeden konuşamayacağımı bildiimden doğru cümleler dahi kuramıyorum.
dönüp etrafıma baktığımda bencillikten başka bir şey göremiyorum.
kendim yaptım oysa çevremi, içeriye kendim girdim, etrafımı kendim doldurdum.
demekki diyorum suçlu o beni görmeyen kalabalık değil; benim.
kendimi üzen ve pişmanlık duymama sebep olan gene benim.
midem bulanıyor; kendimden.
başım dönüyor...

Pazartesi, Temmuz 30, 2007

kusmak istiyorsun anlıyorum
yağ bezlerin şişti gene değil mi?
yenilik olması lazım illa
ne adamsın yarabbim
olayın ne senin?
ne ürettin sen bu ara?
kapa çeneni.
saçmalamaca oynamak istiyorsam gene ve gene canım sıkılıyorsa eğer ne yapmak istiyorumdur sence diye sorman gerekmiyor muydu senin?
allaaam burjuvalıktan kırılırken şu ülke topraklarının yüzdesadecebiri sen nerelerdeydin?
yaratıcım?
sus!
kıracaklar senii.

Pazar, Haziran 24, 2007

içimdeki yankılanmayı duyar gibiyim
ama anlayamıyorum dedi kadın
adam boş boş baktı yüzüne kadının
niye anlayamıyorsun diye sorman gerekiyordu dedi kadın
adam boş boş baktı göğüslerine kadının
sana söylüyorum dedi kadın
adam boş boş baktı bacaklarına kadının
oysa ne duygularım vardı dedi kadın, durmadan ağlamak isterdim eskiden
adam boş boş baktı ayaklarına kadının
şimdi seni bile sevemiyorum dedi kadın, seni arzulamıyorum bile
adam boş boş baktı kendi ayaklarına
içim bomboş ve yüreğim saçma saçma atmakta dedi kadın, duyamıyorum kendimi
adam boş boş kendi kollarına baktı
kadın sigarasından bir nefes daha çekti ve sordu: neden seviyorsun beni hala?
dumanı üflerken kadın, adam arkasını döndü; aynadan kadının yansımasına baktı ve
sen olduğun için seviyorum seni dedi.
kadının eli düştü yağ bağlamış kalçalarının yanına ve anladı asla hissedemeyecekti.
adam aynadan baktı kadının saçlarına ve oynama artık rolünü dedi
bir kerede kendin ol, istemeyi bırak ve sahip olduklarına minnettar ol dedi.
hissetmediğin şey mutluluksa eğer zaten ona asla sahip olamayacağını anla artık dedi.
arkasını döndü adam kadının gözlerinin içine baktı
sen aslında madam bovary sin ama farkında değilsin dedi.
o en çok olmak istemediğin ama oluverdiğin insansın işte.
adam gidip odanın en solundaki perdeleri çekti. durdu ve tekrar sözlerine devam etti;
içini boşaltan gene sensin, duygularını öldüren gene sen. beni hayatından atma amacında aslında çok belli sevgilim.
neden? diye sordu kadın. boş boş adamın ellerine baktı.
adam gidip odanın en sağındaki perdeleri çekti. masanın üzerindeki vazoyu ortaya doğru itti.
sen dedi adam. sen mutlu olmak istemiyorsun.
çünkü dedi adam sen mutlu olmaktan korkuyorsun.
durdu kadın, ufak bir gülümseme belirdi kadının dudaklarında.
öyle olsa bile dedi kadın, mutlu olmamı sağladığını nerden biliyorsun?
adam durdu, kadına doğru yürüdü, kadının elindeki sigarayı alıp bir nefes çekti içine ve cevap verdi,
çünkü hayatından çıkarmak istediğin tek şey benim.
kadın durdu, gülümsedi.
sigarayı söndürdü.

Salı, Nisan 17, 2007

kalan tüm kırıntılar için,
uçan karınca duası için,
aklına gelen tüm hikayeler için,
çivisi çıkan bütün muhabbetler için,
için için ağlamamak için,
seviyorum seni demek için,
yazmak için,
acı çekmek için,
kahkahayı sindirmek için,
kendimi yontmak için,
'oku oku' demek için,
'boş vakit mi var?' diyebilmek için,
'ah söyleyemediğim onca şey' için,
tek tek bakamadığım için,
kaybettiğim için,
bazen duygulandığım için,
hormonlarım olduğu için,
çoğu zaman antroposentrik olmadığım için,
kalbimi kaptırdığım için,
yaşadığım için,
hüznün alemini sevdiğim için,
rüya gördüğüm için,
hayal kurmayı sevdiğim için,
hayat kurmayı oynadığım ama asla başaramadığım için,
zayıflama hapları için,
ağlayan çocuklara sinir olduğum için,
eleştiriselleştiremediğim için,
sanatlaşamadığım için,
çamaşır, bulaşık, ev işi için,
sözlerini bilmediğim onca şarkı için,
için için için için
işte geldiğim için.
bazen dünya üzerine gelirdi
durmadan düşeceğini zannederdi.
sonra televizyonun kırmızı düğmesine basardı
anlardı aslında.
unuturdu devamlı ama
anlatacak kimsesi kalmadığında
belkide fark edecekti
dırdır etmeninin boşunalığını.
ama şimdi anlayamazdı;
hayatını kurtarması, ne olacağına karar vermesi, bir iş bulması, elektrik faturasına sahip olması, yatağına uzandığında yarında böle yaparım diyebilmesi ve yarın bu planının değişmemesi gerekiyordu.
sanki ihtiyacı vardı
varmış gibi yapmak aslında zarar vericiydi.
sahip olmak gibi, sahip olmaya çalışmak gibi
gibigibigibigibi
dibi yok miki?

sabah kalktığında havanın değişkenliği gibi değişik biri olmak istemiyordu,
karar verebilmekti amacı
ama aslında onu bile istemiyordu
kaçmak,kaybolmaktı tek arzusu
onunla beraber; o 'her şeyi' ile beraber
tam şimdi kaybolma zamanı. şimdi şu anda...


gidelim buralardan dayanamıyorum
gidelim buralardan kaçamıyorummm.. (nazan ablaya saygılarla)