Çarşamba, Temmuz 12, 2006

sanırım birilerini bekleyemeyecek kadar
mutsuzum.
çok mutsuzum.

dün elektrikler kesikti yaklaşık 12 saat,
yemek yedik uzun zaman sonra tw izlemeden,
sessiz sakin.
çıt çıkmadan.
ne kadar da dedim uzağız birbirimizden,
ailem dediğim insanlar ne kadar uzak bana!
ağlamak istedim o an, yalnız hissettim kendimi çok,
tamam biliyorum zaten herkes sonuçta yalnızdır ama
gerçekten bu kadar uzak olmak zorunda mıyız?
bu kadar yalnız bırakmak zounda mıyız birbirimizi?

konuşmak istiyorum
paylaşmak istiyorum
hiçbir şey yaşamasamda sadece acımı belki
belki mutluluğu paylaşmak istiyorum,
dinlemek, karşı çıkmak sonunda ortak bir noktada birleşmek istiyorum.
ama olmuyor işte.

sanırım sorun artık ortam koşullarına isyan etmekten korkmamam;
eskiden evde hayır dendimi yüzüm düşer odama giderdim
hatta sormak bile
izin almak için
korkulu rüyam olurdu
bu yüzden de sormazdım,
içimde gittiğimi hayal ederdim,
ordayım şimdi
konserdeyim mesela
birazdan çıkacaklar işte,
elimde biram diğerinde sigaram
bekliyorum.

bu akşam da aynı hayalle uyuyacağım sanırım,
dışarı çıkmak çünkü bizim burda,
or*spulukla eşanlamlı,
yani
hayatlarını birgöz odada geçiren sevgili büyüklerimiz için.
benim mesela genç olduğumu ve büyük şehirde! büyüdüğümü anlamıyorlar.
anlamakta dertleri değil zaten.
hoş büyük şehirde büyüdüm de noldu?
dünyam şu odadan ibaret
Tİ.

geçen seneye kadar kabullenmiş olsam da bunu artık kabullenmek ve hayatımdan bir senenin daha anlamsız insanların aptal düşünceleri yüzünden harcamak istemiyorum. aslında artık kimse için zamanımı boşa harcamak istemiyorum. bekleyerek, anlamaya çalışarak. elime ne geçiyor ki? kayıptan başka? zaman kaybı!
bencilliğin dibi varsa ulaşacağım oraya!
sıkıldım devamlı sen ne dersin? ne hissedersin? ne düşünürsün? demekten.
ben ne istiyorum, ne diyorum, ne hissediyorum????
kimse için beklemeye, kaybetmeye değmiyor.
kaç 'dostum' için yaptıysam pişman oldum,
kaç 'sevdiğim adam' için yaptıysam..

hala ergenlik sorunları yaşıyorum kısacası.
nefret ediyorum bunu hala aşamamış olmaktan da

dün o yemekte düşünürken dedimki acaba biri ölse şu masadaki
değişen bir şey olurmuydu?
mesela konuşulmaya başlanır mıydı?
birbirine kenetlenen aile görüntüsü verir miydik ?
pişman olurmuyduk 'ulaaan bak şunları yaşarken o yapsaydık' diye?

cevabı açık aslında
HAYIR
holuvut filmi değil bu.
hayatın manasız sıkıntıları bile bu kadar uzaklaştırırken insanları
büyük bir acımı, sıkıntımı bağlıcak birbirine?
hadi ordan!
ama elbet yaşayacağız öyle bir şey ve ben içimden uzaklaşmış olmamıza bir daha bakıp üzüleyeceğim.

artık buraya ait değilim bir daha asla da olamayacağım.
gitmek istiyorum,
bir an önce
neresi olursa.
geri dönmekte istemiyorum
sevmiyorum burayı,
hiçbirşeyi.

bunalım değil bu gördüğümde kendimde
mutsuzluk ve o yüce duygu olan
acı.

boğulsam da bunun içinde en azından yaşadığım hissediyorum.
acı yaşadığımı hissettiriyor,
her tür acı hemde.
hoş bir yakınım ölmedi hiç,
birini sonsuza dek kaybetmedim,
ama şuursuzca belkide
acı
yaşadığımı unuttuğum anlarımı azaltıyor.
mutluluk bünyemde pek barınamıyor işte,
özellikle burdayken.

gitmek istiyorum
bir an önce hemde.

Hiç yorum yok: