Cumartesi, Temmuz 01, 2006

güzel anları konuşarak harcarım ben.


söylenmesi hoş karşılanmayan şeyleri söyleyerek uzaklaştırırım insanları(erkekleri?) çevremden.
sevilmeyi çokça haketmem bu yüzden.

ama
tek bir soru vardır belkide kafamda;
arkasından gidilecek adam bunu neden dediğimi, neden dürüst olmak istediğimi anlar
ve aynısını bana da yapar mı?

bilirim bazen ne kadar kırıcı olur bu,
ne kadar acımasızca gelir
ne kadar acı verir
ama yalan davranmaktan
alıştığımız o oyunları sevdiklerimize de,
içten sevdiğimiz insanlara da oynamaktan
daha iyi değil midir?

artık yalan birşeyler yaşamak
oyun oynamak
birilerini kandırmak
ve aldanıp
aldatılmak
istememek
demek
bu kadar
salakçaymış!

önemli olan
kendi isteklerini yapmak
dürüstlükmüş bilmem neymiş düşünmeden sadece
ama sadece kendini düşünmekmiş
yalanmış o saf ilişki denen şey!

belki çok soru soruyorum
belki çok şeyi darmadağın ediyorum
ama dinlenmeyecek ve son kez konuşulmayacak kadar
canavar biri değilim
keşke bunu hayatımdaki insanlar anlayabilse.

hissetmemek en çok istenen şey olsada
belki de ruhunu inkar etmektir.
ben acı çekmeyi hala en yüksek duygu sayıyorum ve
acı çekmediğim o az zamanlarda mutluyum diyorum.

acı çekmek
mutlu olmak
en çokta sevmek
bana yaşadığımı hissettiriyor
hani psikolojik tanı konursa konsun bana
ben böle olmayı kabullendim artık

çevremdekilerin gitmesine
birşeyleri bahane edilip gelinmemesine
ve
hep 'onların' peşinden koşulması gerekmesine
alıştım artık

kalbim devamlı ufalanırken,
anlatmaya çalışmak kendimi ne kadar da boş geliyor

şimdi anladım ki anlatmaya çalışmak için
olayları kolaylaştırmak için yazıyorum buraya
ama kimse için yapmıyorum bunu
sanırım artık sadece kendim için yaşamayı kıvırmaya çalışıyorum.

hislerde gidecek birgün
ama zaten çok yaşamayacağım.

Hiç yorum yok: