Salı, Şubat 02, 2010

şu anda farkına vardım galiba
içimde bir istek var,
keşfetme isteği...

okuduklarımı anlamak istiyorum artık, tek bir kelime için bile sözlüğe bakmadan,
anlatmak istediklerimi kelime cambazlığı yapmadan anlatmak istiyorum artık.
bu klavyeye her baktığımda, içimden geldiğince yazabilmek istiyorum; içimde gerçekten yazma isteğim bile var.
ama işte bir engel koyuyorum devamlı önüme; mesela bir makale okuyacaksam sözlük açılmalı hemen karşımda. bir kitap okuyacaksam; belli bir zaman ayırmalı, kendimi aşmış olmalıyım. zorlaştırmalıyım herşeyi biraz daha, kısacası. sonra bunları buraya yazdığım için bile suçluluk duymalıyım falan. niye? ben şehir insanı oldum çünkü; teknoloji, zamansızlık, yetiştirmek, güzel olmaya çalışmak, ihtiyacım olmayan kıyafetler alarak kendimi memnun hatta mutlu etmeye çalışmak, zayıf olmayı amaçlamak... çiçeklerim soğuktan donup ölürken; saçlarımı siyaha boyadım ben...

kafamın içinde olmak istemiyorum artık, kaçabileceğim yer hayal dünyam sadece. oysa o bile teknolojinin elinde esir gibi. star wars, true blood, constantine vs vs.
ya da generation kill, the wire, yazıtura vs vs.
bir de tabii, romantikler var. olmayan aşk hayatıma biraz daha abanmam için. geçenlerde hiç unutmuyorum, hayali bir sevgilim bile oldu. unutamıyorum, o bile beni terk etti, çünkü.

Biliyorum uykumdan uyanmak için daha çok kahve içmeli daha çok düşünmeli, daha çok spor yapmalı, daha çok okumalıyım... biliyorum yapıyorum çoğu zamanda; ama işte bazen ne oluyorsa oluyor; artık adına premensturasyon mu dersin, hormon mu dersin, demetselleşmek mi dersin ne dersen de banane; yoruluyorum. daha 24 yaşımdayım ama yorgunum. yetişmeye çalışmaktan, istediklerimi ertelemekten ve daima gerçekçi olmaktan. al işte ilk reddinide aldın bugün. ne sanıyorsam; havada kapıcaklar sanki beni. daha bunun tofılı var, gresi var, personal statemıntı var; var oğlu var. ve inanır mısın düşünürken bile yoruluyorum. yapmak istemiyorum ama gitmekte istiyorum. neden tanrım neden içimde devamlı savaşan iki bilge var. iyi ve kötü demiş insan oğlu buna yıllarca. evet evet her izlediğim filmde de dendiği kafama kakıldığı gibi. tesadüfler olağandır, onları mucizevi kılan seçimlerimizdir. vay be film cümlesi gibi oldu...
Seçimlerim daima doğru tarafta olmuştu mesela lisedeyken. her akşam kendimle savaşırdım; ya dersleri tekrar edicektim ya da oturup televizyon izlicektim. belki tanrının da yardımıyla o zamanlar cnbc-e de bu kadar dizi olmadığından hep ilkini yapardım. sınav zamanı her şeyim tamam olurdu, başarırdım her istediğimi. oo süper demet!! evden çıkmazdım, çıksam 5'te dönerdim. mutsuzdum... ergendim tabii.

şimdi ne yapıyorum? iş ve ev. dışarı çıkmıyorum; çıksam sıkılıyorum. istediklerimi belki cnbc-e yüzünden belki içimdeki bu 'birşey yapmak istemiyorum' tembel tenekesi yüzünden yapmıyorum. tembel bilge her seferinde kandırıyor beni. ağzı çok iyi laf yapıyor şerefsizin.
ve iç saatim devam ediyor döngüye; yapmadığım için kızıyorum kendime, kendime kızdıkça dağılıyorum, dağıldıkça kafayı dağıtmak istiyorum, kafamı dağıtıp zaman öldürdükçe, suçluluk duyuyorum.. en başa çoktan döndüm bak. içimdeki bu devamlı suçluluk hissi bundan dolayı işte. süper demet olamamaktan, olup olup öldürüyorum kendimi oysa; devamlı daha fazlasını istiyorum. isteklerim bitemiyor. bi memnun olamıyorum. niye? çünkü 'iyi' 'çalışkan' olmanın sınırı yok. oysa 'kötüyü' seçmek tembelliği seçmek çok çok kolay... ah birde vicdan azabı olmasa...

söyle bana demet; içindeki bir milyonuncu ses bile yapma derken sen neden hala böyle takılmaya devam ediyorsun? istediğin bu değil biliyorum. bal gibi biliyorum, adım gibi biliyorum. en başından beri hayatının; bir şeyler yapmak istiyorsun, çalışmak, üretmek, bir kitabı yutarcasına sömürmek, bilim insanı olabilmek, tanrım gerçekten kendi kendimi tatmin edebilmek istiyorum: bilgiyle-hayalgücüyle-yetenekle-çalışmakla-içki içmekle-film izlemekle...
vicdan azabından kıvranmadan, çalışmaktan geberecek hale gelmeden...
içimdeki bu meydan savaşı daraltıyor beni. haaalaaa daraltıyor...

2.ii.2010

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Ne o öle genc olma ayakları bakayım biz artık 25iz :)
demetselleşmeyi sevdim, bir boşlugu doldurdu böle bi kelimeyi daha önce icat etmeliydik.

yavrucan yurtdısı işleri, baya sistematik çalısmayı gerektiriyor. toelf neyse de GRE baya emek istiyor diye duydum ben. yani biraz lise yıllarına geri dönme durumu olabilir...

ama üzülme be demom, en kötü bankacı olur benim gibi bütün hayallerini satarsın.
bundan böyle constant ın ben olayım... hayallerimi sildim vs fln düşününce burcu bile bankada calısıyor de ve hayıflanmayı bırak...

hayat böle demek, yurtdısına gitmek istiyorsan biraz sansa bolca da cabaya ihtiyacın var. bu bir tercih...

biz güzel cocuklardık, herkes cok haltlar yedi, olaylardan gecti, ama unutmaki aramızda en duyarlı kalanlardan biri sendin...

en azından hayallerini silip atmadın. pls see: burcu :S