Pazar, Ocak 18, 2009

sessizlik istiyorum sadece, şimdi.

beynimin bana oynadığı oyunlardan sıkıldım, her gün.

kalbimi her açışımda, yalnız olduğumu anlmaktan bıktım, dün.

istemek mi?
sahip olmak mı?
kader birliği yapmak mı?
özgürce dolanabilmek mi?
bu soruların karmaşasından, ve hepsini birbirine karıştıran aymazlıktan, daraldım; bu yıl.

oysa sadece sevmek-sevilmek istedim,
aşkı dile getirmeden, kırılmaktan korktuğumdan belki
belki duvarlarımı artık çok dik ördüğümden
'cool' olmakla itham edildim.
oysa sadece bir kedicik olmak
o kedicik gibi atlayıp zıplamak, heyecandan yüreği ağzında yaşamak
merak etmek önüne gelen her şeyi
patilerimi savurmak, biraz yakıp yıkmak, biraz inşa etmek
bazen uslu uslu uyumak, bazen miyavlamalarımla mahalleyi ayağa kaldırmak istedim.

tercih oldu bu, tercihim samimiyetsizlik oldu sanırım.
ne istediğini bilememek oldu.
akılda kalan soru işaretleri konuşulmadı, konuşulduğunda anlaşılamadı.

şimdi; yalnızca sessizlik var yüreğimde.
o kadar sesli kahkahalar atamıyorum, yüreğim dayanmıyor. yarısında kasılıp kalıyorum.
kasılıp kalmalarım gibi, bu da her şeyi çok ciddiye almaktan.
'ne olacak ki, 2 haftalık ilişkiler listene yenisini eklersin' diyebilmek
yer geldiğinde, anlatılan her şeyi uslupsuzca yüze vurabilmek
karşındakini darmaduman edeceğini bile bile aldırmamak gerek oysa şu kısacık hayatta.

'cool''luğunun ardında
kısılmış bir ses var şimdi
yalnızsın sen.
uğraşıp durma.
hayalkırıklığı yaşayıp durma
yeter
diyor.
duymuyorsun onu
duygularını sere serpe
güvenerek yayıyorsun ortaya
oysa saklaman gerek
yeri geldiğinde rol yapman gerek
çünkü buralarda
gerçek samimiyet,
malesef bu demek.

Hiç yorum yok: