Pazartesi, Kasım 24, 2008

pazartesi paylaşımları,
gene kendime bir alışkanlık edindim, pazartesi akşamları telefonla konuşuyorum.
içimden yükselen ses yanlış yaptığımı haykırıyor. dağılacaksın dikkat et diyor. ama bu ses bu ara reklamlarda bile yanıma gelip reklamları hüzünlü anılarla birleştiyor. ağlarken buluyorum kendimi. karadenizle ilgili bir görüntü mü var ekranda; basıyorum gözyaşlarımı, istanbulda iskele mi batmış basıyorum gözyaşlarımı, vapurlu reklam mı var basıyorum gözyaşlarımı...
sonra duruyorum bakıyorum kendime; ne yapıyorum ben??
pazartesileri de işte konuşurken aklıma geliyor 'ne yapıyorum ben?'
artık cevabı belli aslında; bir dostumla konuşuyorum. bu kadar kesintisiz bir düz çizgi.
içimdeki ses onu dalgalandırmak istiyor arada bir, arıza çıksın diye. ama işte her şeyden vazgeçer biriyim bu aralar.

ilk anın heyecanı geçiveriyor mesela hemen, saçmalamıyorum. aklı başında bir kız gibi davranıyorum. öyleyim kahretsin ki.o yüzden bir daha yaşayamıcam aşkı, özlemi, utanmayı, kıskanmayı, arzuyu...

sadece içimde kocaman bir sıkılma arzusu var. çokça sıkılıyorum. her ortamda, kendimle.
katlanmaya biniyor bazen her şey.
oysa kendime neden bu kadar haksızlık ettiği mi hala anlayamıyorum.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

ben de anlamıyorum valla...
bırak kızım ugrasma bu kadar kendinle yaw...