Cumartesi, Ağustos 09, 2008

rüya yapar mı bunlar?
bilmem belki dedi iç ses. üstünü okumaya pek bi üşendim.
son bölümlerini izledim avatar'ımın. evet o benim biricik avatarım.)
hüzünlendim sonra, geçmişten kalan üç beş hatıraya bakmak gibiydi, aynı onun kadar hüzün vericiydi.
geçmişten gelen mektupları okumak mesela, fotograflara bakmak sanki ordaki sen değilmişsin gibi
kalakalmak.
ne olmuş lan bana dedi iç ses. yalnızlığın dibindeyken yankılanıyor niyeyse onun sesi.
işte eko yaptı içimde, duvarlarıma çarptı. hava bükme hareketleri yaptı bünyemde; o kadar güçlüydü.
anlayamadım ben hala niye taktığımı. eğlenirken bir güncük olsun, kendime neden ihanet ettiğimi.
bilemeyeceğimde sanırım.
meraktan ölen kediler gibiyim, son miyavlamalarımı yaşıyorum oysa. artık merak etmiyorum insancıkları. onların fotograflarını, onların iletilerini, onların konuşmalarını. etmeyeceğim ya da. şu ufacık kedide usulcacık oturursa, kıvırırsa kuyruğunu oturursa uslu uslu yanı başıma.

sonra kapı çaldı filmde. taa uzaklardan gelen bir yabancı, kendi geçmişimden yabancı kaldığım bir anı geldi yanıma. nasıldı o şarkılar? işte o şarkıları dinlemek gibi. rüyada olmak gibi durum aslında. ne uyanabiliyorsun ne de uyanmak istiyorsun. temiz evindeoturmakdüşünmekbağırmakkızmakhattaağlamak hoşuna gidiyor.
noldu lan bana dedi iç ses. niye beni taklit ediyorsun dedi sonra. hırpaladığın yetmedi mi kalbi mi? sevginle boğduğun? iç dünyamı dikizlediğin? ahkam kestiğin? yetmedi mi sana küçük kedi? hey gidi iç ses hey.

hava bükme hareketleri yaptım sonra büküp sözcükleri geldikleri yere gönderdim. kapıyı kapatıp arkadan 3 defa kilitledim.

rüya yaptırır mı bunlar?
en iyisi arkasını bir okuyalım dedi iç sesim.
kalakaldım.
dönüp gelebilmeme. bu kadar güçlü kalabilmeme. tek kelime etmeden susup, içime gönderebilmeme meraklı kediyi.

hey gidi iç ses hey.
dışarımdaki sen olsan dünyam nasıl olurdu acaba??

Hiç yorum yok: