Cumartesi, Mayıs 02, 2009

vazgeçtik hızlı koşulardan,
ataklardan,
deparlardan,
midem bulanıyor artık hızlı olmaya, en iyi olmaya çalışmaktan.
bebek adımlarıyla yürümek, konuşmak, sevmek artık benim hevesim...
bahar bile yavaşça geldi bu sene bak dışarıya,
uzat o hantal boynunu camdan dışarıya da, bak!
hayatına bak, başkalarının hayatlarına bakacağına buzlu bir camın karşısında.
izleyeceğine gece gündüz başkalarını, başka insanları...
yaşa işte, çok kısa be hayat.
uzatınca başını, usulca göz gezdirince;
göreceksin nasıl da sabırla açıyor ağaçlar, çiçeğe duruyorlar
hepsinin bir zamanı var, bir sırası var,
bekliyorlar, sabrediyorlar, çalışıyorlar, çabalıyorlar...
dışarıya bir bak nasıl da insanlar yavaş yavaş ilerliyorlar.
hepsinin bir temposu var kendine ait.
hepsi kendi için çabalıyor, çalışıyor.
hayatını yaşıyor. seçiyor, seçiliyor, seviyor, sevişiyor....
bir uzat da bak çevrene, uyuma ayakta,
geçmişine saplanıp, hayıflanıp, pişman olup durma...
herkesin kendine ait bir öğrenme hızı var, yavaş ya da hızlısın diye böbürlenip ya da şikayet edip durma..

nedenler uydurma kendine başlayamadığın işler için,
başlamadım de gitsin, pişman olma...

binlerce senedir tekrar edip duran masalları anlat kendine, iştahla öğren hepsini.
tekrarla ki unutma.

unutma ki, pişman olma yaşayamadıklarından.
çabala ki, tembellikten yapmadım deme...
sev ulan kendini işte, yaşa hayatını,
bak patır patır ölüyor insanlar; geri dönmemecesine gidiyorlar.
geri dönmüyorlar, dünyaya geri veriyorlar aldıklarını, mineral mineral
atom atom geri veriyorlar..
birtek yaşadıkları onlara kalıyor, bir pencereden bakarak son kez kendi hayatlarını izliyorlar.
sıkıntıdan patlayamadan.
hoş bir neden değil bu, uyduruk ama korku her şeyi yaptırıyor insana.
sıkılmaktan korkuyorum artık.


bugünkü dersimiz bitmiştir,
dağılabilirsiniz...

Hiç yorum yok: