Cuma, Ocak 25, 2008

'içimdeki bir şey ölüverdi az önce.
belki dank etti kafama bilmiyorum.
sevemiyorum artık. içimdeki o sevgi bitti.
hayran olmak sevmek değil biliyorum. ama sevdiğime aynı zamanda hayran olmak istiyorum.'
sessizce kayıp gitmek istemiştim eski benliğime ama anladım ki o eski benlik yok artık. gitmiş. unutulmuş.
imdat simidi sanmış beynim Onu aslında
yokmuş.
cesurca davranmam gerek artık. çok cesur olmalıyım.
beynim söylenip dururken; kalbim gerçekten ne yapacak?

çatma kaşlarını.

Cumartesi, Ocak 19, 2008

nedense aynı his var içimde
karşıma çıkacak gene
biliyorum.
bir şeyler olacağını bana önceden fısıldayan biri var benden içeride.
aklımı yitirdiğimi sanırdım küçükken, ya da uzaylıların bıraktığını beni dünyaya.
bir gün mutlaka dünyayı kurtaracağımı bilirdim mesela. hala inansam da buna yaptığım küçük şeylerin bile bir şeyleri değiştirebildiğine inanmamdandır. ölen bir adamın hala bu dünyayı etkilemesi gibi. ölmek bile bir şey veriyor dünyaya. ister inanç, ister umut ister başka bir şey olsun adı. ben hissediyorum böyle olduğunu.
ve sahtekarım. gerçekten.
bazen kendimi o küçük kapanın içindeki fare gibi hissetsem de o labirentten çıkacağımı biliyorum.
dedim ya peynir beni bulacak.
biliyorum.
ya da ben peyniri bulmaya çalışırken çıkacağım labirentimden. kurtulacağım sahtekarlığımdan. ama önemli olan çıkmak olacak. kurtuluş olacak.
önce düşünmem lazım. zaman lazım bana.
çakıl taşları toplamam lazım derinliklerimden ki açılsın kalbime giden kanallar; tıkanan tüm zihin hareketlerim canlanıversin. tarumar olan iç dengem dengeleniversin.
bazen durmak bazen koşmak isteyen her canlı gibi şaşkınım bu ara. ama biliyorum hissediyorum.
çıkacak karşıma.

gerçekten içinden istersen bir şeyler, oluveriyor. ya da oluvereceğini hissedersen gerçekten istiyorsun....

Cumartesi, Ocak 05, 2008

KİLİNK İSTANBUL'DA!!!
kısıtlanmış hissetmek doğanda varsa;
ve sanki sürekli kısıtlanmak için uğraşır gibiysen,
kısıtladıkça kendini sıkılıyorsan
ve bu histen nefret ediyorsan
ama artık bırakamazsan zincirleri
ama aslında bırakmak istiyorsan
sorarım sana ey yüce hıyar!
ne yapacaksın???

evet aslında doğanda var bu,
en özgür velette olsan şu gri gezegende
yine 'amaaan sınırlar beni kısıtlıyor' dersin..

peki ama hayatını bağladıysan bir şeylere
ve artık
değiştirmekten yorulduysan fikirlerini,
evinde oturup
boyun mu eğmek lazım hayata, kadere??

'sen sıkıldın burda,
daraldın.
konuşasın dahi yok' diyen bir iç bünyeyle ancak bu kadar başarılı olunabilir be annem!!
sorup durma 'neden 100 alamadın?' diye
diyebilmen lazımdı belkide geçmişte.
ama gelecekte sorabilecek misin bakalım
neden susmuyorsun diye?

önemli olan o iç huzura varabilmekse eğer
bünyemi değiştirmek istiyorum
ey içimde yaşattığım her cinsten, her karakterden meydana gelmiş halkım
gidin demek istiyorum, zekayı istediğim zaman gelin!
akabinde değil.

belkide sadece protein eksikliğidir.
gezegen beni sallamıyordur.
bilmiyorum ki.
zaten korkunç olanda
aslında
bilmiyor olmak değil mi?